. TEKSTİL KONFEKSİYON ÜRETİM VE İHRACATINDA DÜNYA’NIN NERESİNDEYİZ…
16 Haziran 2009
BilindiÄŸi üzere, ülkemiz tekstil konfeksiyon sektöründe ve alt gruplarını oluÅŸturan hazır giyim, ev tekstili üretim, tasarım ve moda anlayışında oldukça ileri seviyeye gelmiÅŸ bulunuyor. Her krizde sallanan, küçülen yada kapanan, hatta üretimini daha düşük maliyetler ve teÅŸvikler için Türkiye’den alıp Mısır’a, Balkanlara, OrtadoÄŸu’ya ve Türk Cumhuriyetleri’ne taşıyan iÅŸletmelerimiz de bulunuyor. Bunu da, sermayenin artık global olduÄŸu görüşünden yola çıkarsak, gayet normal karşılamak gerek. Ama sonuçta, tekstil ve konfeksiyon sektörü Türkiye’nin bir itici gücü, istihdam kaynağı olduÄŸunu da unutmamak lazım.
İsterseniz sektörün durumuna bakmadan, ülkemizin son 5 yılda geldiÄŸi noktayı biraz inceleyelim. Çok deÄŸil daha 2002 yılında ülkemizin GSMH’sı 274 milyar dolar, ihracatı da 36 milyar dolardı. Åžu günlerde Türkiye’nin GSMH’sı 800 milyar dolar sınırını zorlamaktadır ve ihracatı da 2008 yılı sonu itibarıyla 132 milyar dolara çıktı. Türkiye dünyanın 17. büyük ekonomisidir. IMF, Türkiye’nin 2013 yılına kadar 15. büyük ekonomi olabileceÄŸi tahmininde bulunmuÅŸtur. Bu süre zarfında GSMH’da yaklaşık 3 kat, ihracatta da 4 kata yakın bir artış gerçekleÅŸtirdik. Bu baÅŸarının arkasında ülkemizin deÄŸerli sanayicileri, ihracatçıları, iÅŸ insanları bulunmaktadır.
Bugün tekstil ve hazır giyim denildiÄŸinde dünya pazarlarında akla ilk gelen ülkelerden biriyiz. GeldiÄŸimiz noktaya bakarsak, Türk sanayicisi artık üretimden tanıtıma, kaliteden pazarlamaya kadar tüm alanlarda yüksek kaliteyi sunabilmektedir. Rakiplere göre daha kaliteli ve daha farklı, inovatif ürünlerimizle rekabet gücümüz artıyor. Özellikle İtalya, İspanya, Portekiz, Çin ve Hindistan tarafından tekstil Türk tekstil sektöründeki çalışmalar dikkatle takip edildiÄŸi de bir gerçek. Bu baÅŸarı, Türkiye’nin ve sektörün ihracata yönelik kalkınma stratejisi kapsamında katma deÄŸeri yüksek, moda ve markaya yönelik ürünlere odaklanması ile gerçekleÅŸmiÅŸtir.
Bütün bu olumlu geliÅŸmelerin yanı sıra, dünya pazarlarında varlığımızı sürekli ve güçlü kılabilmek için yapılması ÅŸart olan iÅŸler de var. Bunların başında Ar-Ge’ye daha fazla ağırlık vererek, katma deÄŸeri yüksek, benzersiz ürünler ortaya koyabilmek. Günümüz dünyasında bilgi her ÅŸeyden önce geliyor ve global arenada artık farklı ve kaliteli olan kazanıyor. Ayrıca güçleri birleÅŸtirmek de bir zorunluluk. 21.yüzyıl ekonomisi bu yönde ilerlemektedir. Ülkeler bile birlikler kurarken, tekstil iÅŸletmeleri bunu yapmaya mecburlar. Güçlü ve krizler de ayakta kalmayı baÅŸarabilen iÅŸletmelere sahip olmamız ÅŸart.
2008 yılı itibarıyla toplam dünya tekstil ve hazır giyim ticaret hacmi yaklaşık 600 milyar dolardır. Türkiye bundan % 4’lük bir pay almaktadır. Dünyada tekstil ve hazır giyim sanayi, tarife ve tarife dışı engellerle geliÅŸmiÅŸ ve geliÅŸmekte olan ülkelerde en çok korunan sektörlerden biridir. DiÄŸer sektörlere nazaran tekstil ve hazır giyim sanayi yatırım için daha düşük sermaye ve daha yüksek istihdam saÄŸladığından, uluslararası arenada rekabete karşı koruma önlemleri de yıllardır uygulanmaktadır. Bu nedenle dünyada rekabetin en yüksek olduÄŸu sektörlerin başında gelmektedir.
Ev tekstili, Türkiye’de tekstil ve konfeksiyon sanayinin en temel alt gruplarından birisidir. 2008 yılında Türkiye geneli tekstil konfeksiyon ihracatı, 2007 yılına oranla sabit kalarak 22,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleÅŸti. Toplam tekstil ihracatı ise 6,8 milyar dolar olarak gerçekleÅŸti. 2008 yılı ev tekstili ihracatı, toplam tekstil ihracatı içerisinde 2,8 milyar dolar ihracat deÄŸeri ile % 41 paya sahip olmuÅŸ. Bu çok ciddi bir orandır. Türkiye ev tekstili sektörü dünya üzerindeki prestiji ile Türkiye’nin gözbebeÄŸi sektörlerinden biridir. Ancak her kesimin yakından hissettiÄŸi global krizin etkileriyle 2009 yılı ilk 4 aylık ihracat rakamları, ev tekstilinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 34 azalarak, 952 milyon 514 bin dolardan, 628 milyon 750 bin dolara gerilemiÅŸ. Dünyadaki geliÅŸmelere göre yaÅŸanan bu daralmaya raÄŸmen, sektörün morali bozulmadı.
Bugün çok açıktır ki, küreselleşen dünyada her tür bilgi hızla akıp gitmekte ve hizmetlerin niteliği değişmektedir. Bu baş döndürücü gelişmeler sayesinde fonksiyonları ne olursa olsun tüm aktörlerin mevcut durumlarını gözden geçirmeleri ve kendilerini yeni şartlara uydurmaları zorunlu hale gelmiştir.
|